PRİMA İLE SEVGİ, UYKU VE OYUN
Hafta sonu Zorlu Center PSM 'de düzenlenen bir etkinliğe katıldık. Bu etkinlikten haberdar olan elbetteki annemizdi, çünkü primanın sayfasına üyeydi ve mailler ona geliyordu. 30 Kasım 2014 10.00-17.00 arasında düzenlenen bu etkinliğe gitmek için heyecanlı olan annemiz maalesef üşenmişti ama o gün oğlunu evde zaptetmenin zor olacağını düşünerek 12.00 gibi birden ayaklandı ve tüm aileyi de ayaklandırdı. Kendimizi Zorlu Center' ı keşfederken ve etkinlik alanını ararken bulduk. Binaya girişimiz çocuk katından gerçekleşince oğlumuz biraz boyama yaptı, biraz da üstüste konulan oyuncaklarla oynadı. Sonra geç kalmamak adına kucakladığımız gibi etkinlik alanı arayışımıza geri döndük. Maalesef bir türlü bulamadık ve fırsattan istifade yemek katında bir şeyler atıştırdık. Aslında oğlumuzunda aşırı derece de uykusu vardı. Ama bu etkinliğe onun için katıldık ve uyumaması gerekiyordu en azından şimdilik :)
Karınlarımızı canlı müzik eşliğinde doyurduktan sonra bir güvenlik görevlisine sorarak PSM' yi bulduk ve etkinlik alanına geçtik. Küçük bir alana bayağı birşeyler sığdırmışlardı. Girişte pizza ve içecek servisi vardı. Yemek için acele ettiğimizi farkettik ve elbetteki ahlanıp vahlandık. Girişte şu dev kostümlü yaratıklardan biri vardı ve annemiz içinden tam "Ne korkunç bir yaratık, çocuklar bundan korkar be!" demişti ki tam babasının kucağında olan oğlumuz babasının boynuna sımsıkı sarılarak feryat figan ağlamaya başladı. (Annelerin içine doğuyor işte :)
Biraz ilerleyince annelerin doktorlarla sohbet ettiğini gördük. Daha girişte elimize hemen bez için indirip kuponu ve oğlumuzun eline de balon tutturuldu. Sonra hemen oyun alanına daldık. Bu kısımda anne ve babamız ayrı takıldılar:
|
|
Anne: Oyun alanında yer de oyun halıları, bir kısım da masalar ve sandalyeler, üzerlerinde oyuncaklar, bir kısımda parmak boyası ile kocaman bir tuvale resim yapan çocuklar ve ve son olarak da birleştirilip şekillendirilebilen bir minder yığını vardı. Oğlumuz yaşına uygun olarak masaya ilerledi ve hemen bir sandalyeye oturup kare, oval, üçgen ve daire şekillerini yerlerine yerleştirdiği bir oyuncakla ve ardından rakamları sıralamakla uğraştı. Bu arada tüm mevcut arabaları kendi önüne topladı ve kimseye vermedi. Hatta ilerleyen dakikalarda bir çocuğun kendine ait olan arabasını da yerden alıp bir kaçış kaçtı ki görülmeye değerdi.
Masada çocuklarla oynadıktan sonra biraz da parmak boyama yapmasını istedim ki oğlum boyama olayına bayılır. Bu kısmı videoya alması için babasını aradım ama maalesef ortalıklarda değildi :) Önlüğümüzü giyindik ve görevli abla elimize parmak boyasını sürdü. Bu kısımda iki hata yaptım. Birinci hata önce çocukları izlemesini sağlamalıydım ve ikinci hata ise boyanın rengi kırmızı olmamalıydı. Oğlum feryat figan ağlamaya başladı. Olayı anlayamadı ellerine bakıp iğrendi. Hemen ellerini silip önlüğü çıkardık ve o alandan bir süreliğine uzaklaştık. Uzaklaşmaz olsaydık mı diyeyim bu sefer de dev Duracell ayısı ile karşılaştık ve bağırma ve ağlama sesleri ile boş bir alana kaçtık. Sakinleştikten sonra annelerin bebeklerini emzirmesi için ayrılan alanda sallanan sandalyelerde sallandık. Oğlum artık iyice yorulmuştu ve gidip babamızı bulduk. Bu sırada sunucu röportajlar yapıyor ve hediyeler dağıtıyordu. Babamıza çocuğu emanet edip hediye çarkını çevirmeye gittim ve şampuan ve ıslak mendil kazandım. Aslında bez istiyordum ama oğlumun bedenine uygun numara kalmamıştı. Sonra gidip ben de bizimkilerle beraber konserin başlamasını bekledim.
Baba: Oğlum ve eşimin oyun alanına girişinden sonra onlardan ayrılarak anne ve çocukların bolca bulunduğu salon içerisinde gezme fırsatım oldu. Öncelikle uzun uzun bir eğitmenin iki anne ve bebeğine, bebeklerle nasıl oynanacağını anlattığı kısıma geçtim. Hareketlerin bütününe baktığımda aslında oğlumla oynarken hemen hepsini gerçekleştirdiğimi gördüm. Dizlerime yatırıp bacak boyu yuvarlama, sırt üstü yatıp ayaklarımın üzerinde havada gezdirme, bilindik bebek masajları ve her hareket sonrasında göz göze bakışma gülüşme ve nazlatma.
Sonrasında alan içerisinde biraz gezip sizler için fotoğraf toplamak istesem de kendi cep telefonumla nispeten karanlık sayılan alanda pek performanslı çekim yapamadım. Son anda çekmeyi başardığım Şevval Sam' dan Azize şarkısı hariç. Hemen her köşede anne ve bebeklere ufak etkinlikler, hediye seçmece, alt değiştirme, emzirme, ufak çaplı seminerler, oyun alanı ve konser alanı şeklinde bir etkinlik düzenlenmişti. Her ne kadar babalar biraz sıkılsa da ailenizle iyi vakit geçireceğiniz bir etkinlik olmuş. Son olarak Şevval Sam konseriyle etkinliği bitirmeleri de güzel olmuş ki Şevval Sam' ı bu kadar yakından hatta çocuğunuza temas edecek kadar yakın bir etkinliğe bırakın katılmasını bilet bulmanız bile zor olabilir.
Konseri beklerken yetkililer Şevval Sam'la yapılacak çalışmalardan bahsettiler ve o gün çekilen görüntü ve fotoğraflardan kolajlar gösterdiler. Herkes eğlenmiş görünüyordu. Çocuklar zaten mest olmuştu. Özellikle 3-5 yaş aralığındakiler süper eğleniyordu.
Sonunda Şevval Sam konseri başladı. Önce çocuklardan bahseden Şevval Sam kendisinin de 18 yaşında bir çocuğu olduğunu söyledi. Annemiz buna oldukça şaşırdı ve babamız "erken kalkan yol alır" yaklaşımında bulundu. Sonra şarkılar başladı. Karadenizli bir aile olduğumuzdan Karadeniz müziklerinin ağırlıkta olması bizi mest etti. Şevval Sam da az sayıda insan olduğundan herkesle her çocukla neredeyse tek tek ilgilendi. Hatta aralara girip çocukları okşadı öptü. Elbette bizim tatlı Kadir'imizi de es geçmedi. Zaten o dakikadan sonra oğlumuz annesine sarılıp konser sonuna kadar uyudu. Böylece gerçekten sevgi, uyku ve oyun etkinliğinin hakkını verdi. Güzel bir pazar gününü böylece noktalayıp evimize döndük.